Teknokent Nedir ?

Aralarında nüanslar olmakla birlikte bilim parkı, teknokent, teknopark, teknopolis, araştırma parkı kavramları aynı anlamlarda kullanılmaktadır. Ülkemizde bu konu ile ilgili çıkmış olan 4691 nolu Kanun, “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” kavramını kullanmaktadır. Dünyadaki gelişmiş ülkelere baktığımızda ise benzer oluşumların farklı ülkelerde farklı şekilde adlandırıldıklarını görmekteyiz. İngiltere’de Science Park (Bilim Parkı), ABD’de Research Park (Araştırma Parkı), Fransa’da Technopole (Teknoloji Kenti), Japonya’da Technopolis (Teknoloji Kenti), Almanya’da Grunderzentrum (Kurucu Merkez) terimleri benimsenmiştir. Ayrıca “Enterprise Center” (Girişim Merkezi), “Innovation Center” (Yenilik Merkezi), “Excellence Center” (Mükemmelliyet Merkezi), “Industrial Park” (Endüstriyel Park) gibi adlandırılmalara da rastlanmaktadır.

Ekonomik ve sosyal şartlar dünyanın çeşitli ülkelerinde hatta aynı ülkenin çeşitli yörelerinde farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle teknokentlerin, örgütlenişleri, amaçları, sunmakta oldukları hizmetler, idari yapıları bakımından birbirinden oldukça farklı bir yapı gösterir. Dolayısıyla teknokentler için tek ve kapsayıcı bir tanım yapmak zordur. Ülkemizde ise bu konu ile ilgili çıkmış olan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre Teknokent:

Yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak bir çatı altında toplanmasıdır.

Bununla birlikte teknokentler, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösteren ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulunan üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında oluşturulmuş kuruluşlardır. Teknokentlerin en büyük özelliği,  akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteler ya da teknoparklar olmasıdır.

Dünya’da Teknokentler

Dünyadaki ilk teknopark uygulamaları 1950’li yılların başında ABD’de, Amerikalı akademisyenlerin bilgi ve Ar-Ge tecrübelerini ekonomik değer haline getirip pazara çıkmak istemeleri sonucunda başlatılmıştır. Özellikle sanayi yoğun bölgelerde, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek amacıyla üniversitelerin çevresinde “Science Park” (Bilim Parkı) tipi oluşumlar kurulmuştur. İlk Teknopark ABD’de California’daki Stanford Üniversitesi öncülüğünde 1951’de kurulmuştur. Günümüzde Silikon Vadisi olarak tanınan bu bölgede şu anda dünyanın önde gelen yüksek katma değerli ürünler üreten şirketleri yer almıştır. Teknopark uygulamalarında 1970’li yıllara kadar fazla mesafe kat edilememiştir. 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik kriz ve petrol fiyatlarında meydana gelen yükselmeler neticesinde, dünya genelinde maliyetler artmış ve üretimde azalma baş göstermiş, ekonomi felç haline gelmiştir. Bu durumdan kurtulmak amacıyla ülkeler arayışa girmiş;  özellikle ABD ve Japonya gibi ülkelerde sanayi, yeni Ar-Ge faaliyetlerine gitmek suretiyle, üniversiteler ve araştırma kurumlarıyla yakın bir işbirliği başlatmıştır. Avrupa’da da bu yıllarda demir-çelik ve kömür gibi geleneksel endüstrilerin çöküşü ile başlayan büyük ölçekteki işsizlik, Avrupa ülkelerini çok zor durumda bırakarak ileri teknolojileri geliştirme sürecini hızlandırmıştır Teknoparkların kurulmasında ABD’yi Avrupa ülkeleri ve Japonya izlemiştir. Bu yıllarda kurulan en önemli teknoparklar şunlardır:

Araştırma Üçgeni (The Research Triangle) – ABD

Sophia Antipolis – Fransa

Herriot-Watt and Cambridge – İngiltere

Tsukuba Bilim Kenti-Japonya

Türkiye’de Teknokentler

Ülkemizde 1980’lerde yaşanan dışa açılma hareketi ile, uluslararası pazarlarda teknoloji üretmeden rekabet etmenin mümkün olamayacağının farkındalığının oluşması ile teknokentler konusu ön plana çıkmıştır. Teknokent konusunu ilk olarak Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1984- 1989), 1989 yılı programında politika olarak gündeme getirmiştir. Bu konu ile ilgili çalışmalar hızlanmış, DPT’nin davetiyle Birleşmiş Milletler Kalkınma İçin Bilim ve Teknoloji Fonu (UNFSTD) tarafından görevlendirilen bilim ve teknoloji parklarının kurulması konusunda iki tane uzman 1990 yılında ülkemize gelmiş, incelemelerde bulunmuştur. Bu çalışmalar neticesinde ilk etapta KOSGEB işbirliği ile ODTÜ ve İTÜ’de Teknoloji Geliştirme Merkezi, TÜBİTAK MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Teknoparkı kurularak çalışmalarına başlamıştır. Teknokentler konusundaki Kanun ise yoğun çalışmalar neticesinde 6 Temmuz 2001 tarihinde Resmi Gazete’de 4691 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu” adı altında yasalaşmıştır. 19 Haziran 2002’de ise ilgili kanunun Uygulama Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

SDÜ’DE TEKNOKENT

(Göller Bölgesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi)

 SDÜ Göller Bölgesi Teknokenti, Göller Bölgesi’nin iki ilinin (Burdur ve Isparta) üniversiteleri, yerel yönetimleri ile ticaret ve sanayi odalarının katkıları ile kurulmuş olup, üniversitelerin dinamik yapısını sanayiye aktarma ve inovasyon kültürünü bölgede oluşturma misyonu doğrultusunda hareket etmektedir.

Özellikle Burdur ve Isparta illerinin ortak girişimi olması yani bölgesel özellik arz etmesi Göller Bölgesi Teknokenti’ne bölgesel kalkınma konusunda da önemli bir görev yüklemiştir. SDÜ Göller Bölgesi Teknokenti’nin “Teknoloji Geliştirme Bölgesi” olarak kabul edilmesi, 08.09.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Tüzel kişiliği ise Göller Bölgesi Teknokenti Yönetici ve İşletici A.Ş. olarak 01.03.2006 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan olunmuştur.

Göller Bölgesi Teknokenti Yönetici ve İşletici A.Ş, 7 ortaktan oluşan bir yapıya sahiptir. Bu ortaklar: Süleyman Demirel Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Isparta Ticaret ve Sanayi Odası, Isparta Ticaret Borsası, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası, Burdur İl Özel İdare Müdürlüğü ve ISBAŞ (Isparta Belediyesi Bims Yapı Elemanları San. ve Tic. AŞ. dir.

X